Reklam
Google onay

Bilim

İbniSina

İBN-İ SİNA
Bilimdunyasiyiz

 

«AIetIerin en faydaIısı kaIemdir.

Bir şişe mürekkep bir küIçe aItından hayırIıdır.»
İBN-İ SİNA KİMDİR?

qÜnlü Türk filozofu İbni Sina Ağustos 980 tarihinde bugünkü Özbekistan sınırları içerisindeki Buhara şehrinin Afşane köyünde dünyaya gelmiştir.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qİbn-i Sinâ, daha çocukluğunda, çevresini hayrete düşüren bir zekâ ve hafıza örneği göstermiştir ve daha 10 yaşındayken Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiştir.

q

qYine 10  yaşlarında o devrin klasik eğitimini bitirip, geometri , fıkıh, Grek felsefesi ve mantık öğrenir.

qBabası Samanoğulları sarayının kâtipliğini yaptığından evine gelenler dönemin ünlü bilginleriydi. Daha çocukluğunda bilginleri tanıma imkânına ulaşmıştır.

qGüçlü belleğe ve üstün zekâya sahip bu çocuk daha 14 yaşında bilgi yönünden hocalarını geçmişti.

q

qHocalarını geride bıraktığından kendi başına teoloji , fizik, matematik ve özellikle tıp çalışır.

q

q16 yaşına geldiğinde ise idaresi altında hekimler çalıştırmaya başlar.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qBir buçuk sene süresince kendini tamamen felsefeye adar ve bu süre içerisinde kendi ifadesi ile kırk kez okuyup anlamadığı Aristo “Metafiziğini” tesadüfen eline geçirdiği Farabi'nin yorumu ile anlar.

qOn sekiz yaşındaki İbn-i Sina bilinen bütün ilimlere vakıftır.

q

qBu sırada Buhara sultanının yanına çağırılarak onun çare bulunamayan hastalığını tedavi eder.

q

qBu başarısı hayatının dönüm noktası olur çünkü emrine amade edilen sultanın değerli kütüphanesi , kendisine bilgilerini genişletme fırsatı verecektir.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qHamedan emrinin veziri olan İbni Sina, hekim, bakan ve filozof olarak dolu ve hareketli bir hayat sürdürmeye başlar.

qDevlet işleri ile meşgul olduğundan geceleri ve hatta at üzerindeyken yazmaya devam etmektedir.

q

qUğradığı siyasi iftiralar , görevinden alınıp , Ferdecan kalesine kapatılmasına sebep olur. Bu olay , hapsedildiği dört ay süresince üç eser yazmasına engelleyemez.

qHapisten çıkarılan İbni Sina , Hemedan'a dönmüştür.

q

qfakat kendisini kıskananlar tarafından gözlenir ve gizlice İsfahan'a kaçar.

qİsfahan'da kendini özellikle ilmi çalışmalara verir. Bir çok eser kaleme alır.

q

Sağlığı giderek bozulan İbni Sina 1037 ‘ de Hemedan'a döndüğünde 57 yaşında iken Kulunç hastalığından ölür.

qFelsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan, İbn Sînâ;

matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir.

qBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qAstroloji ve simyaya itibar etmemiş, Dönüşüm Kuraminın doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

q İbn Sînâ'ya göre, her element sadece kendisine özgü niteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkün değildir.

qİbn Sînâ, mekanikle de ilgilenmiş ve bazı yönlerden Aristoteles'in hareket anlayışını eleştirmiştir;


qBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qbilindiği gibi, Aristoteles, cismi hareket ettiren kuvvet ile cisim arasındaki temas ortadan kalktığında, cismin hareketini sürdürmesini sağlayan etmenin hava olduğunu söylüyor.

q havaya biri cisme direnme ve diğeri cismi taşıma olmak üzere birbiriyle bağdaşmayacak iki görev yüklüyordu.

qİbn Sînâ bu çelişik durumu görmüş, yapmış olduğu gözlemler sırasında hava ile rüzgârın güçlerini karşılaştırmıştır.

q Aristoteles'in haklı olabilmesi için havanın şiddetinin rüzgârın şiddetinden daha fazla olması gerektiği sonucuna varmıştır.

qOysa meselâ bir  ağacın yakınından geçen bir ok, ağaca değmediği sürece, ağaçta ve yapraklarında en ufak bir kıpırdanma yaratmazken, rüzgar ağaçları sallamakta ve hatta kökünden kopartabilmektedir; öyleyse havanın şiddeti cisimleri taşımaya yeterli değildir

 

qİbn Sînâ Aristoteles'in yanıldığını gösterdikten sonra, kuvvetle cisim arasında herhangi bir temas bulunmadığında hareketin kesintiye uğramamasının nedenini araştırmış tır.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

q bir nesneye kuvvet uygulandıktan sonra, kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini sürdürmesinin nedeninin, kasri meyil (güdümlenmiş eğim), yani nesneye kazandırılan hareket etme isteği olduğunu sonucuna varmıştır.

q

Bu yaklaşımıyla sonradan Newton'da son biçimine kavuşan eylemsizlik ilkesi'ne yaklaştığı anlaşılan İbn Sînâ, aynı zamanda güdümlenmiş eğimin  nesnenin özelliğine göre değişik olacağını belirtmiştir.

qMeselâ elimize bir taş, bir demir ve bir mantar parçası alsak ve bunları aynı kuvvetle fırlatsak, her biri farklı uzaklıklara düşecek, ağır cismimler hafif cisimlere nispetle kuvvet kaynağından çok daha uzaklaşacaktır.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

q İbn Sînâ bu denemeleri sonucunda ağır cisimlerin, hafif cisimlere nispetle daha büyük bir güdümlenmiş eğim kapasitesine sahip olduğuna karar vermiştir.

q

qBundan dolayı, ağırlık ve hızla doğru orantılıdır

q

qAğırlıkla doğru orantılıdır; çünkü cisim ne kadar ağırsa, güdümlenmiş eğim kapasitesi o kadar fazladır;

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

hızla orantılıdır; çünkü cisim ne kadar hızlı fırlatılırsa o kadar uzağa gider.

qŞâyet İbn Sînâ'nın bu sözlerini formüle edip, ağırlık yerine de kütle kavramını konulursa,

Güdümlenmiş Eğim = kütle . Hız= m. v

ifadesine ulaşılır ki bu ifâde modern fiziğin momentum kavramından başka bir şey değildir.  Momentumun değişmesi ise kuvveti vereceğinden, bu formül,
F = d (m . v)/dt
olur ki bu da Newton'un İkinci Kanunu'dur

İbn Sînâ'nın bu çalışması oldukça önemlidir; çünkü 11 yüzyılda yaşayan bir kimse olmasına karşın, Yeniçağ Mekaniği'ne yaklaştığı görülmektedir . Onun bu düşünceleri, çeviriler yoluyla Batı'ya da geçmiş ve güdümlenmiş eğim terimi Batı'da impetus terimiyle karşılanmıştır .

qİbn Sînâ, her şeyden önce bir hekimdir ve bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştır.

q

q Tıpla ilgili birçok eser kaleme almıştır; bunlar arasında özellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qAncak, İbn Sînâ dendiğinde, onun adıyla özdeşleşmiş  el-Kânûn fî't-Tıb (Tıp Kanunu) adlı eseri akla gelir.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qBeş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin Birinci Kitab'ı, anatomi ve koruyucu hekimlik, İkinci Kitab'ı basit ilaçlar, Üçüncü Kitab'ı patoloji, Dördüncü Kitab'ı ilaçlarla ve cerrâhî yöntemlerle tedavi ve Beşinci Kitab'ı ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir

qİbn Sînâ'nın söz konusu eseri incelendiğinde, konuları sistematik bir biçimde incelediği görülür.

q

qTarihte ilk defa, tıp ve cerrâhîyi iki ayrı disiplin olarak değerlendiren İbn Sînâ, cerrâhî tedavinin sağlıklı olarak yürütülebilmesi için anatominin önemini özellikle vurgulamıştır.

q

qHayatî tehlikenin çok yüksek olmasından ötürü pek gözde olmayan cerrahi tedavi ile ilgili örnekler vermiş ve ameliyatlarda kullanılmak üzere bazı aletler önermiştir.

qGözle de ilgilenmiş olan İbn Sînâ, döneminin seçkin fizikçilerinden İbn Heysem gibi, Göz-ışın Kuramı'nı savunmuş ve üst göz kapağının dışa dönmesi, sürekli beyaz renge veya kara bakmaktan meydana gelen kar körlüğü gibi daha önce söz konusu edilmemiş hastalıklar hakkında da ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur.

qİbn-i Sina tıp alanında bir çok şey yapmıştır.Bu nedenle en temel savunusu tıp üzerinedir

q

qİbn-i Sina’ya göre hekimlik insan gövdesi kuruluşunu öğreten bilim dalıdır .Bu da sağlığın korunması ya da onu yeniden kazandırılmasının yolunu gösterir.

qBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qOnun yazdığına göre hekimlikte sağlık ve hastalığın nedenlerini ve bunun sonucunda oluşan olayları izlemek gerekir. Bilginimize göre hekim, kişinin sağlam veya hasta olduğunu inceler, bununla birlikte, son hedef olarak sağlığın korunması ve hastalığın iyileştirilmesi için uygun araç ve gereçlerden yararlanır.

qİbn-i Sina hastalarını elde ettiği teorik ve pratik bilgileriyle tedavi etmekte ve bütün pratik deneylerini insan sağlığının korunması ve sağlamlaştırılması amacına yöneltiyor.

qOnun kanısına göre ,hastanın hastalığının  sebebini tam belirtmek tedavinin başarısını sağlar.

qAncak o çağın bilgi düzeyi İbn-i Sina’ya her zaman hastalanmanın gerçek nedenini saptamaya olanak vermiyordu.

qTanı ve teşhis konması laboratuvar yöntemlerinin ve mikroskopisinin olmamasına rağmen İbn-i Sina pek iyi bir diagnost hekimi olmuştur.

 

qİbn-i Sina’nın hastalıkları oluşturan,gözle görülmeyen nesnelerin varlığına kesin olarak inanması ve bu nesnelerin insana yalnız su ile değil hava aracılığı ile ulaştığını söylemesi aslında ne kadar büyük bir hekim olduğunu kanıtlar niteliktedir.

qqBilimdunyasiyiz Tarafýndan Hazýrlanmýºtýr.

qBundan binlerce yıl önce birçok hastalıklara yer vermiş ve tedavilerini de açıklamıştır.

qİbn-i sina’nın 14 ciltlik tıp ansiklopedisidir.

q

qArapça yazılmış olan eser 1025 yılında tamamlanmıştır.

q

qEserin içeriği İbn-i Sina'nın kendi hekimlik deneyimlerine, Orta Çağ İslam tıbbına, antik Yunanlı hekim Galen’in yazılarına, antik Hint tıp geleneğinin hekimlerinden Suşruta ve Çaraka'ya, ve antik Arap ve Pers tıp geleneklerine dayanmaktadır.

q

qEser, tıp tarihindeki en ünlü eserlerden birisi olarak adlandırılır.


EL-KANUN Fİ’T-TIP

qTıp Kanunu adlı eseri Bahçeşehir Üniversitesi tarafından Türkçe’ye çevrildi. Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitapta 1000 yıl önce hazırladığı reçeteler yer alıyor.

q

qİşte o tedavi yöntemlerinden bazıları:

q

BAŞ AĞRISINA HACAMAT: “Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise yüz kızarması, damarların barizleşmesi, nabız atılının büyümesidir. İlacı kan vermek ve hacamat (vücuttaki pis kanın atılması) yaptırmaktır. Alınması gereken gıda yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.’’

qASTIMA BAL-BADEM: ‘Hekimlerin Piri’ astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.’’

qUÇUK VE MANTARA SİRKE :
“Uçuk ve mantar tedavisine bölgeye uygulanacak olan ilaç, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Gıda hafifletilir.’’

İbni Sina’ya göre eğitim yaşı:
“Çocuk yedi yaşına girmeden önce yorucu ve rahatsız edici işlerin altına itilmemeli, bu şekilde bir eğitim ve terbiye etme yoluna gidilmemelidir. Çünkü bu çocuğun dinamizmini kırar, güzel yetişmesine engel olur.’’

qİslam filozofu. Aristotelesçi felsefe anlayışını İslam düşüncesine göre yorumlayarak, yaymaya çalışmış, görgücü-usçu bir yöntemin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

q

qİbn Sina'nın felsefeye karşı ilgisi deney bilimleriyle başlamış, Aristoteles ve Yeni-Platoncu görüşleri incelemekle gelişmiştir. İslam ve Yunan filozoflarının görüşlerini yorumlayan ve eleştiren İbn Sina'nın ele aldığı sorunlar genellikle, Aristoteles ve Farabi'nin düşünceleriyle bağımlıdır.

q

qBunlar da, bilgi, mantık, evren (fizik), ruhbilim, metafizik, ahlak, tanrıbilim ve bilimlerin sınıflandırılmasıdır. Belli bir düşünce dizgesine göre yapılan bu düzenlemede her sorun bağımsız olarak ele alınıp çözümüne çalışılır.

q

qİbn Sina'ya göre varlık, tasarlamakla bağlantılıdır. Bütün düşünülenler vardır ve var olanlar tasarlanabilen düşünülür biçimlerdir . Bu nedenle, düşünmekle var olmak özdeştir.

qİbn-i Sina o dönemim ünlü bilgin En-Natili’den ve İsmail Zahit’ten eğitim almıştır.

q

qTıp alanında Hipokrat,Galen’den ve felsefe alanında ise Aristo’dan etkilenmiştir.Ancak İbn-i Sina diğer bilim insanları gibi onların düşüncelerine körü körüne bağlanıp,taklit etmemiştir. O bu bilim insanlarına saygı beslemesine karşın,onların düşüncelerine eleştirisel bir gözle bakmış,onları kendi gözlemleri ve pratiği ile yoklamıştır.

qKendinden önceki bilim insanlarının bir sonucunu kabul etmeden önce İbn-i Sina konuyu derinlemesine öğrenmiş ve kendi yaptığını denemeden geçirirdi. Bu nedenle çoğu konuda Hipokrat ile farklı düşüncelere sahiptir.

q

qÖrneğin,Hipokrat incir yaprağının,hafif sıyrık ve bağırsak

qyaralarının tedavisinde kullanılması gerektiğini söylemiştir.İbn-i Sina ise bu hastalıklara karşı incir yaprağının etkisinin yetersiz olduğu kanısındadır. Hipokrat ile aynı görüşü paylaştığı da olmuştur.Sindirim sistemi hastalıklarının bazılarında kusmanın yararlı olacağı düşüncesi buna örnek

qolarak verilebilir.

q

qİbn-i Sina ‘’Kanun’’ adlı kitabında anatomiye büyük ölçüde yer vermiştir ve anatomi hakkındaki bilgileri Galen’in düşüncelerinden yola çıkarak elde ederken aynı zamanda bu alana bir çok yenilik katıyor.

qEl-Kanun fi't-Tıp

qKitabü'l-Necat

qRisale fi-İlmü'l-Ahlak

qİşarat ve'l-Tembihat

qKitabü'ş-Şifa

 

 

Bugün 18 ziyaretçikişi online oldu
1 2 3 4 5