Reklam
Google onay

Bilim

Darwin'den önce

BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 

Darwinden Öncesi 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
vEvrimden bilimsel anlamda ilk söz eden Thales olmuştur.(M.Ö 6. yy) ona göre tüm canlılık denizden geliyordu. Her şeyin özünde su vardı.
vTHALES’İ izleyen Anaximander, var olmuş ilk canlıların suda yaşadığını, karadakilerin ise onların değişimi ile oluştuğunu ileri sürmüştür
 Ne var ki Anaximander, düşüncelerini bilimsel ve sistematik bir temele dayandıramadığı için yetersiz kalmıştır ve ileri sürdüğü bilgiler "felsefe"den
öteye geçememiştir 
HERACLİTUS, M.Ö. 570’li yıllarda,tüm canlıların yeni şekillere değiştiğini savunmuştur.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•Daha ilginç bir şekilde, MÖ 490-430 yılları arasında yaşamış Empedokles, canlılığın varlığı için doğaüstü bir gücün olmasına gerek olmadığını, adaptasyonun herhangi bir "ilk sebebe" gerek duymadan canlıların var olmasının, açıklaması olabileceğine dair düşüncelerini yazmıştır. 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•Bunlardan sonra gelen Aristotales ise : "Zaten var olmaları gerektiği yerlere uymak için var olan parçalar birleşmiş, böyle şeyler hayatta kalabilmiş ve yayılmış ve yayılmaya devam etmektedir."
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
 Kendisi, durumu bu şekilde yanlış bir şekilde özetlemekle kalmamış, tarihin "Evrim tesadüflerden ibarettir." şeklindeki basit düşünüşünü ileri süren ilk insan olmuştur.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
Aristotales'in diğer konular hakkındaki haklı görüşlerinden etkilenen insanlar, son derece bilimsel olan değişim kavramı hakkındaki düşüncelerinin de doğru olduğunu varsayarak doğal değişim gerçeğinin uzun yıllar karanlıkta kalmasına sebep olmuşlardır.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•Aristotales'in düşüncelerinde en büyük etki, tartışmasız hocası Platon tarafından bırakılmıştır.
•Platon, Ernst Mayer'in tanımıyla "...gelmiş geçmiş en büyük Evrim karşıtı"dır.
• Platon, Dünya üzerindeki her şeyin, daha yüce bir varlıklar dünyasının kötü birer yansıması olarak değerlendirmiştir ve tüm varlıkların bu sebeple ilahi bir varlık sebebi olduğunu düşünmüştür. 
•Her şeye rağmen Platon'un öğrencisi Aristotales, canlılar arasındaki ilişkileri merak ederek pek çok inceleme yapmış ve kitap yazmıştır.
•Ve bilime tamamen aykırı bir şekilde, tamamen şahsi ve güvenilmez düşüncelerine dayanan Büyük Varlık Zinciri'ni (Scala Naturae) icat etmiştir:
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
Darwin'den Öncesi
Darwin'den ÖncesiDarwin'den Öncesi
Çin'de Zhuangzi türlerin değişebileceğini MÖ 400 yılında ileri sürmüştür.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•Çinli Joseph Needam :Taoizm'in sabit canlılar düşüncesini tamamen reddettiğini ve farklı canlıların farklı çevrelerde farklılaşabileceklerini söylediğini açıklamaktadır. Zaten Taoizm, düşünce yapısı olarak her şeyin "sürekli bir dönüşüm" içerisinde olduğunu ileri sürmektedir.
• Roma'da daTitus Lucretius Carus, MÖ. 50 yılında tüm teoloji görüşüne ters düşecek şekilde canlıların değişebileceğini ve doğal süreçlerle ortaya çıktıklarını ileri sürmüştür. 
•8. Yüzyıl ile 13. Yüzyıl arasında "altın çağ"ını yaşayan İslam Dünyası'nda ise benzer bir tablo ile karşılaşılmaktadır. Bilinen ilk İslami Biyolog olan el-Cahız ,canlıların var oldukları ortamda bir mücadele içerisinde olduklarını ve yaşam için savaşmak zorunda olduklarını yazmıştır.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
• El-Cahız, aynı zamanda ayrıntılı besin zincirlerini inceleyen ilk bilim insanlarındandır. Hayvanlar Kitabı isimli kitabında hayvanların yaşadıkları ortamın, yaşam mücadeleleri üzerinde birebir etkisi olduğunu yazmıştır.
•1377 yılında İbn-i Haldun Mukaddime isimli kitabında insanların "maymunlar dünyası"ndan gelişerek ortaya çıktıklarını yazmıştır. Üstelik aynı kitabında "türlerin sayısının artabileceğini" ifade etmiştir. Bu, günümüzdeki modern Evrim Kuramı'na en yakın bilgilerin kırıntılarının ileri sürüldüğü yapıttır. 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•İslam'da genel olarak Büyük Yaşam Zinciri düşüncesi hakim olsa da, 13. Yüzyıl'da Akinolu Thomas (Thomas Aquinas) ile başlayan Hristiyan yaratılışçılığı, değişim fikrinin karşısındaki en büyük kaleleri inşa etmeye başlamıştır.
Thomas, Aristotales'in Büyük Yaşam Zincirini dönemin Hristiyanlığı ile birleştirerek günümüz bilim düşmanlığının temellerini atmaya başlamıştır. Akinoslu Thomas, var olan her şeyin iyi bir amaç ile var olduğunu ileri sürmüş ve hiçbir canlının asla yaratılış sınırlarının dışına çıkarak farklılaşamayacağını ileri sürmüştür.
•Neyse ki günümüzde "Karanlık Çağlar" olarak anılan 6-13. Yüzyıllar arası, bilimin gelişmeye başlaması ve insanların meraklarına ve gerçeğe olan ilgilerine yenik düşmeleri sayesinde sonsuza kadar uzamadan durdurulmuştur.
 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
Rönesans ve Aydınlanma Çağı sayesinde bilim bir anda patlama yaparak gelişmeye başlamış, dinin insanlar üzerindeki baskısı kırılmış ve insanlar, kendilerine satılandan çok kendilerinin ulaşabildiklerini öğrenmeye başlamışlardır. 
• Bu sayede bilim insanı kavramı gelişmeye ve halk arasında yerleşmeye başlamıştır.
 
•Bu kavram, din dünyasına karşı diyalektik bir zıtlık yaratmış, böylece paranın iki yüzü gibi ters olan bu kavramlar, birbirlerini törpüleyerek denge durumuna doğru gelişmişlerdir.
17. yüzyılın ilk çağlarında Descartes evreni bir makinaya benzetmiş ve "var olma" kavramını dinin elinden alarak somut bir tabana çekerek bilimsel devrimin ilk adımlarını atmıştır 
 
•1650 ile 1800 yılları arasında hızla değişimci fikirler geri dönmeye başlamıştır.
 Benoît de Maillet, Evren'in, Dünya'nın ve yaşamın mekanistik temellerle var olabileceğini ileri sürmüş ve doğal yasaların "canlılık" kavramını başlatabilmesi için yeterli olduğunu söylemiştir. 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
Dinin etkisinin bilim üzerinden kalkması hemen olmamış, bu dönüşüm de Evrimsel bir süreç gibi yavaş ve kademeli olarak işlemiştir. Gottfried Leibniz ve J. G. Herder, değişimin bedende değil, "ruh"ta olduğunu ileri sürerek din ile bilimin arasını yapmaya çalışmışlardır. 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
1751 yılında Pierre Louis Maupertuis'in "doğal modifikasyonların üreme sonucu oluştuğu ve nesiller geçtikçe birikebildiği, dolayısıyla yeni ırklara ve türlere sebep olabildiği"ni yazmasıyla, bilimsel düşünce bir kere daha somut, gerçekçi temellere dayandırılmıştır.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
Kuran-ı kerim’de yaratılışın kademeli olduğu söylenmişse de,şimdiye kadar bilinen tüm dinlerde ve inançlarda türlerin değişmezliği ve sabitliği benimsenmiştir.Yalnız bir Türk bilim adamı,ayrıca astronom ve filozof olan Erzurumlu İbrahim Hakkı(1703-1780):insanların değişik bitki ve hayvanlardan köken aldığını belirtmiş ve türlerin değişimi konusunda,bilimsel olmasa da ilk fikirler böyle ortaya çıkmıştır. 
•Teorinin ortaya çıktığı zamanın düşünsel oluşumuna zemin hazırlayan ilk anlamlı çalışma 18. yüzyılın başında botanikçi Carl von Linne tarafından gerçekleştirildi.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
• Çalışma canlıların sınıflandırılması üzerinedir.

 

 

Tarihte ile kez canlılar morfolojik özelliklerine göre sistemli bir biçimde sınıf, takım ve türlere ayrıldı.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
•Linne’nin sistematiğinin kabul görmesinin ardından doğa bilimcisi Comte de Buffon türlerin ortaya çıkışının doğal süreçlere bağlı olduğunu savundu.

 

Buffon, iddiası için aslanların, kaplanların,  leoparların ve ev kedilerinin ortak bir ata türden farklılaşarak günümüzdeki halleri aldığını ileri sürmüştür. 
Hatta benzerlikler üzerine yaptığı hesaplamalarla, o zamanlarda bilinen 200 memeli türünün, 38 ata türden o günkü hallerine gelebileceğini ileri sürmüştür.  (Discovery Channel'ın verilerine göre günümüzde 4.646 memeli türü bilinmektedir) Buffon, canlıların var oluşunu jenerasyon fikrine bağlamıştır. Ancak bu görüş de günümüzde Pasteur'ün deneyleri ile çürütülmüştür. 
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 
 
•Bunlar haricinde Diderot, James Burnett, Lord Monboddo gibi isimler, bu düşünceleri bir adım daha ileri taşımışlardır ve hatta Lord Monboddo insanların primat olduğunu ve diğer primatlardan farklılaşarak bugünkü haline geldiğini ileri sürmüştür.
Son olarak Charles Darwin'in dedesi Erasmus Darwin 1796 tarihli kitabı Zoonomia'da -tüm sıcak kanlı türlerin tek bir türden farklılaşarak günümüze geldiğini- yazmıştır.
Ne Erasmus Darwin ne Buffon bu süreçleri açıklayacak mekanizmaları bulamadılar.
BilimDunyasiyiz Tarafından Hazırlanmıştır. 

Bugün 11 ziyaretçikişi online oldu
1 2 3 4 5