Reklam
Google onay

Bilim

Maya Kehanetinden Ogreneceklerimiz Suphecilik: Bilim Disi Iddialara Karsi Bilimsel Gercekler...


Maya Kehanetinden Ogreneceklerimiz

Suphecilik: Bilim Disi Iddialara Karsi Bilimsel Gercekler...


2014 senesinde neden 21 Aralik 2012’ye dair bir makale yazdigimizi merak etmis olabilirsiniz. Bu yaziyi yazmamizdaki sebep gelecekte olasi kiyamet iddialarini daha dikkatli bir sekilde ele alabilmeniz icindir, cunku simdilik bu tarz iddialarin bir sonu gelmeyecegi gibi gorunmektedir. Bir takim insanlar “yeni bir cag” beklentisinde olup umutlu iken baska insanlar da Dunya’nin sonu gelebilir diye korku icinde yasamistir. Her turlu bu konuda yayinlar yapan ve kitap yazip satanlar insanlari kandirarak para kazanmistir. Turkiye’de Sirince’nin “kiyamet menusu” ile bundan kar elde etmedigini de soyleyemeyiz.
 
Bu listeden daha oncelerinde de Dunya’nin sona erecegi tarihler hesaplanmisti (daha dogrusu tahmin edilmisti): List Of Dates Predicted For Apocalytpic Events
 
Ve her seferinde de “hala buradayiz” demekle yetiniyoruz. Ayni kisiler tarafindan one surulen tarih hatali ciktiktan sonra baska bir tarih soylenince bu kisileri takip edenlerin hala bu kisilere guvendiklerini gorebiliyoruz. Tekrar hatali ciktiklarinda hala takip etmeyi birakmayanlar olabilmektedir maalesef.
 
Nedense bircok sayida insan gunumuzde onca basariyi elde etmis, Mars gezegenine insan yapimi arac indirebilmis insanlara kulak vermektense, eski insanlarin aydin (!) bilgilerine basvurmayi tercih etmektedir. Adeta “hayir hayir, astronomi konusunda bir doktoran olabilir ve gozlemevlerinden adlarini heceleyemedigim gok cisimlerini inceliyorsundur ama ben yine de tapinaklar insa edip insan kurbanlari veren eski insanlarin astronomik bilgilerine guvenmeyi tercih ediyorum” demekten farksiz bir durum olmustur. Yazimizin devaminda bahsedilen bu aydin (!) bilgilere biraz daha yakindan bakalim.
 
Mayalarin “Popol Vuh” adinda kutsal saydiklari bir kitaplari bulunmaktadir. Anlami “zamanlarin kitabi” ya da “olaylarin kitabi” olmakla birlikte klasIk Kicece dilinde yazilmistir. Kitabin iceriginde yaratilis hikayeleri yer almaktadir ve bahsedilenlere gore bizler dorduncu Dunya’da yasayan varliklariz, cunku ilk uc var olusumuzda basarisizliklar yasanmistir. Bir onceki Dunya 13. b'ak'tun'un sonunda bitmistir (ortalama 5125 sene). Mayalarin “Uzun Sayili Takvimin” baslangic noktasini Gregoryen takvimine gore hesaplarsak, tarihin M.O. 11 Agustos 3114 oldugunu buluyoruz. 21 Aralik 2012 tarihinde dorduncu Dunya'da yasayanlar olarak 13. b'ak'tun'un sonuna yaklasmistik (Maya tarihine gore bu 13.0.0.0.0 oluyor). Takvimin “sonuna” gelmek iste bu sebeple insanlarda panik yasanmasina sebep olmustur, oysa bu durum gunumuzde kullandigimiz 365 gunluk takvimin 365’uncu gunun bitisine gelmekten farksizdir.
 

Mayalarin 3 tane takvimi vardir. 365 gun uzunlugunda bir gunes takvimi (Haab') ve 260 gun uzunlugunda torensel takvimi (Tzolkin) kullaniyorlardi. Bu iki takvim de her 52 yilda bir es zamanli olurlar. Daha uzun zamanlari hesaplayabilmek icin ''Uzun Sayili'' takvimi gelistirdiler. Tipki bizim saniyeleri ve dakikalari hesaplamak icin kullandigimiz iki basamakli sayilar gibi, onlar da tarihleri belirten 5 sayi kullandilar. Ornegin, Maya Uzun Sayili Takvimin ilk gunu 0.0.0.0.0. olarak gosterilir. Yani bir sonraki gun 0.0.0.0.1 olmus olur. Bu sayilar 20'ye geldiklerinde bir yandaki sayi artar. Mesela soyle; 0.0.0.0.19 kisacasi 19. gun demek oluyor, bir sonraki gun ise 0.0.0.1.0. olarak gosterilir. Kullanilan kelimeler sunlardir: Kin “Gun”, Uinal “20'lik Gun”, Tun “360 Gun”, Katunn “7200 Gun”, ve Baktun “144,000 Gun” demektir. Ancak nedense sondan ikinci sayi her zaman 18'in altinda gosteriliyor (Ornek: 0.0.0.17.0'den sonra 0.0.0.18.0 degil ama 0.0.1.0.0. oluyor). Tum bunlara bakarak 20 Aralik 2012 tarihi 12.19.19.17.19 olmus oluyor ve bir sonraki gun de 13.0.0.0.0. oluyor (yani toplamda 5126 yil gecmis oluyor) ve ondan sonra ne oluyor? Basa donuyor elbette, tipki bizim her sene 365 gunden sonra takvimin ilk gunune (1 Ocak) baslamamiz gibi. Takvimlerden bahsetmisken, durmadan etrafta bir takvim fotografi paylasilmaktaydi. Altta gordugunuz bu takvim Maya Takvimi degil, Azteklerin “Gunes Takvimi” idi.


Peki Mayalar Dunya'nin sona erecegini iddia etmisler miydi? 21 Aralik 2012 kiyamet hikayesi gunumuzdeki insanlarin iddiasidir, Mayalarin degil. Ayrica, bahsettigimiz Maya takvimlerinden daha uzun surecler de bulunmaktadir. Mesela bir Piktun, yaklasIk olarak 20 Baktun ediyor (bir Baktun 394 yildir). Su an icerisinde bulundugumuz Piktun 4772 senesinde bitiyor. Bir baska dongu daha var, o da 63 milyon yillik bir surece sahiptir. Yani Mayalar 21 Aralik 2012'de bir kiyametin yasanacagini soylemediler.
 
 
 
Nibiru, Marduk, X Gezegeni & 12. Gezegen Hakkinda
 
NASA’dan Dr. David Morrison'un bu konu hakkinda yazdiklarini tercume ederek birkac paragrafini birlestirip burada sizlerle paylasmak isteriz:
 
“Bu hikaye, sozde Dunya'ya dogru gelen ve Sumerler tarafindan kesfedilen Nibiru gezegenin iddiasiyla baslar. Eski Mezopotamya uygarligi olan Sumerler uzerine kurgular yazan Zecharia Sitchin, bircok kitabinda (Ornegin: 12. Gezegen, 1976 yilinda yayinlandi) her 3600 yilda bir Gunesin etrafinda donen Nibiru adli gezegenini tanimlayan Sumer dokumanlari buldugunu ve tercume ettigini iddia etmisti. Bu Sumerli fabllar Annuki denilen bir uzayli uygarligindan Dunya'ya gelen ''Eski Astronotlar'' hakkinda hikayeler icermektedir. Daha sonra, kendini psisIk olarak ilan etmis Nancu Lieder, uzaylilarla bir kanal kurdugunu iddia edip, Zetatalk adli sitesinde Zeta Reticuli yildizi etrafinda bulunan hayali bir gezegende yasayanlar ona Dunya'nin bir X Gezegeni ya da Nibiru tarafindan tehlike altinda oldugu konusunda bir uyari yaptiklarini yazmistir. Bu felaket 2003 Mayis icin tahmin edilmisti, ama bir sey olmayinca bu Kiyamet-Gunun tarihi tekrar hesap edilmistir (Kiyamet-Gunculer icin standart bir prosedurdur) ve Aralik 2012'ye tasinmistir. Daha yakin zamanlarda bu iki fabl Mayalarin uzun-sayimli takvimi 2012'deki Kis gundonumu 21 Aralik 2012’deki tahmin edilen Kiyamet-Gunu ile iliskilendirildi. Nibiru, Babil Astrolojisinden gelen ve bazen tanri Marduk ile iliskilendirilen bir isimdir. Assurbinapil, Asur Krali (I.O. 668-627) kutuphanesinde kaydedilen Enuma Elish isimli Babil Yaratilis siirinde Nibiru kucuk bir karakter olarak gorulmektedir. Sumerler daha oncesinde M.O. 23.yuzyildan 17.yuzyila kadar gelismisti. Sumerler tarafindan bilinen ve Nibiru'nun bir gezegen oldugu iddiasi (Zecharia Sitchin haric) eski Mezopotamya’nin yazili kayitlarini ceviren ve inceleyen bilginler tarafindan celisiyor. Sumer ozellikle tarim gelisimi, su isletimi, kentsel yasam ve ozellikle yazi acisindan gercekten muazzam bir uygarlik idi. Fakat geriye az sayida astronomik kayitlar biraktilar ve kesinlikle Uranus, Neptun ve Pluton hakkinda bilgileri yoktu. Sumerlerin bitisinden 2 milenyum sonra Eski Yunan gezegenlerin Gunesin etrafinda dondugu dusuncesi konusunda da bilgileri yoktu. Sumerlerin gelismis bir astronomik bilgiye sahip oldugu, ya da Nibiru adli bir tanrinin bile oldugu iddialari, sadece Sitchin'in hayal gucunun urunleridir. “X Gezegeni” de gercek bir objeye uygulandiginda sozleri ters anlamda kullanilarak kuvvetlendirilen bir seydir. Bu genel terim astronomlar tarafindan son yuzyildir olasi ya da supheli bir obje icin kullanmistir. Obje bir kez bulundugunda, ona gercek bir isim verilir, Pluton ve Eris ile yapildigi gibi, cunku ikisi de zamaninda X Gezegenleri olarak tanimlaniyordu. Eger yeni bir objenin gercek olmadigi ya da bir gezegen olmadigi ortaya cikarsa, o zaman onun hakkinda bir daha bir sey duyamazsin. Eger gercek ise, o zaman adi X Gezegeni olarak kalmaz.” [Dr. David Morrison, 2012 and Counting, Skeptic Magazine]
 
Bir de sunu belirtmek isteriz ki, bu gizemli gezegenin boyutlari konusunda da net bir cevap yoktur ve Dunya'ya carpacagi veyahut yakindan gececegi soylenmistir. Internet uzerinden yayinlanan birkac gorselde bu gezegeni gordugunu soyleyenler oldu, ancak bunlar ya kamera lens parlamasidir, ya da “Sun Dog” denilen”'Iki Gunes” gok olayidir. Baskalari da bu gezegenin Gunesin obur tarafinda oldugunu iddia etmistir. Bir de NASA'nin Guney Kutup Teleskopunu (SPT) kurup Nibiru'nun gozlemlendigi de iddia edilmistir, oysa NASA boyle bir teleskop kurmadi. Bu teleskop Ulusal Bilim Vakfi tarafindan desteklenen bir radyo teleskopudur ve hicbir sekilde bir gozlem aleti degildir. Ayrica, Nibiru gercekten var olsaydi, sadece Guney Kutbundan gorulecek bir sey olmazdi. Eger gelseydi, tum guney yarim-kureden bakilinca gorulmesi beklenirdi. Google Sky gibi gokyuzu programlarinda da kara bir kutu goruldu ve burada X Gezegenin gizlendigi iddia edildi. Bu programlarin hepsinin ana kaynagi DSS'dir (Digitized Sky Survey) ve burada kullanilan veriler 1958 senesine aittir ve gorulen sey basit bir veri hatasi idi, ancak simdi boyle bir sey yoktur. Ustelik, varsayalim ki gercekten de orasi gizleniyordu. Bu bolgeyi Dunya'dan astronomlar rahatlikla teleskoplariyla inceleyebilirlerdi ve ortada hicbir gezegen goremezlerdi.
 
 


aranlik Aralik, Galaktik Dizilim & Foton Kusagi Hakkinda
 
Tekrardan Dr. David Morrison'dan bir alinti yapmak isteriz:
 
“ 'Karanlik Aralik' (Dark Rift) Samanyolu Galaksisinin ic kolunda genis ve daginik toz bulutlari icin kullanilan populer bir isimdir, ve galaktik merkeze olan bakisimizi engeller. Bu “galaktik dizilim” korkusu gulunctur. Aralik sonlarinda Gunes her zaman Galaksi merkezinin yonunde olur Dunya'dan goruldugu gibi, ne olmus yani? Gorunuse bakilirsa korkutmak isteyenler bu “dizilimler” ve “karanlik aralik” ve “foton kusagi” gibi manasiz cumleleri kullanmayi tercih etmisler cunku toplum tarafindan anlasilmiyorlar. Dunya'nin guvenligi ele alindiginda, kuresel isinma ve biyolojik cesitliligin kayiplari, ya da asteroit veya bir kuyruklu-yildizin carpabilmesi gibi seyler onemli tehditlerdir, 2012 gibi sozde-bilim iddialari degildir.” [Dr. David Morrison, 2012 and Counting, Skeptic Magazine]
 
Galaktik dizilim uzerinde biraz duralim. Dunya'miz, Gunesimiz ve bizden ortalama 30,000 isIk yili uzakliktaki galaksimizin merkezi siraya girecegi soyleniyor. Ancak bunun herhangi bir etkisi bulunmamaktadir zaten. Dunya'nin uzerindeki en buyuk etki Gunes ve Ay'in kendisidir ve ustelik bu dizilim her Aralik sonu gerceklesmektedir. Foton Kusagina girince de sunlarin olacagi iddia edilmisti: Elektrikler kesilecek, karanlik gunler yasanacak, ruhsal bir aydinlanma olacak, boyut atlamasi olacak, altin cag baslayacak, DNA'miz degisecek, uzaylilar gelecek. Ancak bunlarin hicbiri de dogru degildir.



Kutup Kaymasi, Gunes Patlamasi, Felaket Artislari & Supervolkanlar Hakkinda

“Kutup kaymasi yasanacak, 180 derece donecek ve bu depremlere yol acacak!” gibisinden bir iddia bulunmaktaydi. Dogrusu bu kutup kaymalari birden gerceklesen seyler degildir ve binlerce yil surmektedir. En son manyetik kutup ters donmesi 780,000 yil once gerceklesti ve bugune kadar bilinen kutuplarin tersine donme arasindaki en uzun surec 30 milyon yildir. Donme ekseninde ani bir degisim hicbir zaman da olmadi ve boyle bir sey mumkun degildir ve Dunya'nin donusunde bir sapma yoktur, cunku boyle bir sey olsaydi GPS sistemlerimizde ani bir hata tespit etmemiz gerekirdi. Felaket artislarina gelirsek, Dunya normal bir sekilde davranmaktadir, ancak iklimsel degisIklik, seller ve kuraklar da bir artis gorebiliriz cunku bunlar Kuresel Isinmanin sonucudur ve 2012 kehaneti ile bir iliskisi yoktur. Bunlarin disinda depremler ve volkanik patlamalar gibi doga olaylarinda buyuk degisIklikler yoktur. Bunlarin arttigi dusuncesi daha cok cagimizda haberlesmenin yayginlasmasi sebebinden dolayidir. Eskiden bunlari kaydedecek ve baska insanlara gosterilebilecek kameralar ve televizyon yoktu. Supervolkanlarin patlamasi da su an icin soz konusu degildir ve olsa bile bunlarin Dunya’nin sonuyla iliskilendirilmesi hatalidir. Yellowstone hakkindaki bazi iddialar da dogru degildir. Yellowstone en son ortalama olarak 70,000 yil once patladi ve bundan 20,000 yil sonra patlayabilir (bu bile belli degildir). En son olarak da Gunes patlamalarini inceleyelim. Gunes patlamalarin seviyesi minimum ve maksimum olarak degismektedir ve bu dongu 11 yil surmektedir. Beklenen maksimum patlama 2012'de degil 2013'de bekleniyordu, ki bu en fazla uydulara zarar verebilir, ama bize bir zarari dokunmamaktadir.

Kaynak:Evrimagaci
Bugün 14 ziyaretçikişi online oldu
1 2 3 4 5